12 Ağustos 2010 Perşembe

Schumi'nin Gizli Günlüğü'nden...



"Sevgili Kinder Sürprizlerim, Merhaba,

Eminim hepiniz Macaristan'daki hafta sonundan beri ne kadar sıkıntılı bir dönem geçirdiğimin farkındasınızdır. Mühendislerimin her zaman söylediği gibi, başım resmen belada.

Vufflens Le Chateau'dan, evimden ayrılıp pistlere döndüğümden beri, Sevgili Şişko Bodur Çörek Suratlım* korkunç görüntüsünden bir türlü kurtulamadı.

Macaristan'daki son turda bana "Bu ne aptalca bir hareket. Nasıl bu kadar akılsız olabiliyorsun? Şu Brezilyalı kel adam neredeyse seni geçiyordu" diye bağırıyordu.

İşin açıkçası, Çörek Suratlım Rubens'i bir türlü sevememiştir. Aralarındaki çekişme 2002 Avusturya GP'den beri devam eder, kontratında yazdığı gibi benim onu geçip yarışı kazanmama izin verdiğinden beri. Bu konu ne zaman açılsa Çörek Suratlım "Birinci olup seninle bir güzel dalga geçmeliydi aslında" der durur. Saç ektirmiş Brezilyalı Charlie Chaplin tarzı sessiz sinema gibiymiş... Bana sorarsanız bu köprülerin altından çok sular aktı artık.

Macaristan yarışından sonra Çörek Suratlım bana dedi ki, tek bir puan almak için Rubens'e çok fazla yer bırakmışım ve sonunda hiç puan alamamışım.

Çörek Suratlım'ın sevmediği bir diğer isim de Nico (Rosberg). Diyor ki; "Nasıl bir Finlandiyalı Monaco'dan gelip, bir Alman gibi olup aynı anda da Almancadan daha iyi İngilizce konuşabilir?"

Alman pilotlara ayrı bir düşkünlüğü vardır Çörek Suratlım'ın... Adrian (Sutil)'a tapıyor mesela. Çünkü; "Gerçek bir centilmen gibi yarışıyor ve o yaramaz çocuklar ordusuna asla bulaşmıyor". (Yaramaz çocukların kim olduğunu anlamışsınızdır eminim, kesinlikle Sebastian'dan bahsetmiyor)

Sebastian'ı (Vettel) sever Çörek Suratlım. "Okulda kızların çıkma teklifini kabul etmedikleri için kendilerini üzgün hissettikleri iyi yürekli fakat çirkin gözlüklü öğrencilere benziyor" diyor. Benim fikrim ise, eğer Seb bu sene şampiyon olamasa bile Nico (Rosberg)'den önce bunu başaracaktır.

Evet, eşyalarımızı topladık ve tatile çıkmaya hazırız. Aile dostlarımızdan Alex Sausage (ya da gerçek Alman soyadıyla Wurz) ile birlikte işle karışık dinlenmeye Amerika'ya gidiyoruz. Orada yapımı devam eden bir pist için görüşlerimi almak istemişler.

Alex biraz şakacı bir tiptir. Diyor ki, virajlara eski takım arkadaşlarımın isimlerini vermeliymişim.

İlk viraj "Cesaris" olmalıymış ve doğal olarak ikinci viraja "Piquet" demeliymişim. En yavaş viraja "Brundle", en uzununa "Patrese", en hızlısına "Verstappen", en kaba olanına "Herbert" ve göründüğünden çok daha iyi olmalı diye düşündüğün viraja "Irvine" ismi yakışırmış. Bu şekilde yola çıkarsak en geniş çakıl havuzuna "Barrichello" demeyi düşünüyorum. Böylece Barrichello'ya gömülen her pilot, Rubens'in startlardaki müthiş spinini yapsa bile hiç bir yere gidemez...

Son olarak, espri anlayışımın hala yerinde olduğunu kanıtlamak için size yeni bir şaka öğreteceğim.

Soru: Otomobilini kaybeden Meksikalıya ne denir?
(What do you call a Mexican who has lost his automobile?)
Cevap: Carlos

Ne düşünüyorsam söyledim...

Schumi"



*Schumi'nin otomobiline verdiği isim

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder