Formula 1 Kulübü yenilenmiş stüdyosuyla yeni sezona hazır...
26 Mart 2011 Cumartesi
2 Aralık 2010 Perşembe
2010 Final Yarışı Hatırası

2010 sezonunun son yarışında, Formula 1 Kulübü'nün misafirleri Türkiyef1.com internet sitesindeki dostlarımızdı...
Bizi kırmayıp o özel güne keyifli bir anı olması için, program sırasında karikatürist Ömer Said'in hazırladığı eskiz renklenip canlanmış ve Turkiyef1.com internet sitesinde yayınlanmış...
Ömer Said ve Türkiyef1.com ekibine Formula 1 Kulübü ekibi olarak sevgilerimizle...
30 Kasım 2010 Salı
Formula 1 Kulübü Stüdyosunda Olmak...
Geçtiğimiz sezonu, yarışlardan ve padok alanlarından gelen fotoğraflar, açıklamalar, haberler ve ekibimizin hazırladığı bantlarla bol bol anlattık.
Bu kez Formula 1 Kulübü stüdyolarına neler yaşandığını paylaşalım istedik...
Stüdyomuzdaki bu dev ekran, program boyunca televizyon ekranlarından bizi izleyen izleyicilerimize canlı ve yarış görüntülerini göstermek için kullanıldı.
Ancak yarış ve sıralama turları sırasında stüdyomuzun ışıklarını kapatıp, 2 metrelik dev ekranda, seyirci ve konuklarımıza birlikte bizlere sinema tadında Formula 1 heyecanı sunuyordu.
Start anını bu ekranda izlemenin keyfini tarif edebilmek inanın çok kolay değil...
İşte tarihi bir an...
2010 Formula 1 sezonu pilotlar şampiyonu Sebastian Vettel, McLaren pilotları ile birlikte podyumda...
Stüdyoda ise herkes yerini almış, yayına girmeye hazır, Serhan Acar'ın müthiş yarış anlatımını basın toplantısıyla birlikte bitirmesini bekliyor.
Okay Karacan, programa hazırlanıyor... Her zamanki gibi heyecanlı, keyifli ve çok rahat.
Formula 1 dünyasının en genç yorumcusu Efe Akçay, İstanbul teknik Üniversitesi F1 Takımı'nın otomobilinde...
Çok sevdiği Vettel gibi, aracın içinden zafer işareti yapıyor...
Formula 1 tutkunu seyircilerimiz, stüdyomuzda hatıra fotoğrafı çektirmek isteyince, Okay Karacan seyircilerimizi kırmıyor ve fotoğraf makinesini eline alıyor...
11 Kasım 2010 Perşembe
Okay Karacan: "İstanbul Park Hurdaya mı Çıkacak?"

UEFA, FIFA ve Olimpiyat oyunlarının daha büyük ekonomiler olduğunu iddia edebilirsiniz. Tarafı çok, katılımcı sayısı ve organizasyon içindeki görevli miktarı büyük olduğu için hesap döner dolaşır F1'in büyük bir iş olduğuna gelir.
Bernie geçen hafta TRT-3'teki Formula 1 Kulübü programında Erbatur Ergenekon'a verdiği röportajda ilginç şeyler söyledi. Ecclestone 80 yaşında olmasına rağmen hâlâ sağlıklı, çalışan, proje üreten bir insan olmasını "şanslıyım" diye anlatırken hayatında hiç sigara ve içki kullanmadığını belirtti. Perşembe günleri şartlar ne olursa olsun çalışmıyor. Genellikle tavla oynuyor, F1 dışı hobileriyle ilgileniyor. Cuma, cumartesi ve pazar günleri ise son derece yoğun... Bernie'ye 2011 yılından sonra Türkiye Grand Prix'sinin akıbeti soruldu. "Çalışıyoruz" dedi. Ama umutsuz görünüyor. Hükümetiniz biraz fedakarlık etmeli diyor: "Bu bir Dünya Şampiyonası ve ekonomik olarak talep ettiğimiz miktar sizin Avrupa ve Dünya futbol şampiyonaları almak için gözden çıkardığınız miktara göre çok düşük..."
İngiliz işadamı Türkleri ve Türkiye'yi seviyor ve yarışın kalmasını istiyor. Katılımcı ve katılmak isteyen tüm ülkeler içinde en düşük katılım payını Türkiye'den talep ettiklerini söylüyor. İnanmazsanız, buyrun gelin Londra'daki ofisime size kimlere hangi şartlarla kontrat yaptırmışım gözlerinizle görün diyor. Türkiye yarışının kaderi ile ilgili Başbakan ile TOSFED başkanı geçtiğimiz haftalarda kısa bir görüşme yaptılar. Başbakan, Mümtaz Tahincioğlu'ndan konuyu Bernie ile görüşmesini istedi. Yakında 2011 sonrası açıklığa kavuşacak.
Türkiye yarışına en çok turist Rusya'dan geliyor. Ayrıca Balkanlar'dan gelenlerle bu yıl sayı 25 bini geçti. İstanbul Park bölgenin tek pisti ve 2012'de takvimden çıkarsa dünyanın en modern üç tesisinden birisi olarak hurdaya ayrılacak. Rusya Devlet Başkanı Putin'in Soçi'de 2014'ten itibaren yarış düzenlenmesi için Bernie ile anlaştığı ve ardından bir F1 aracına binip 240 km hız yaptığı bir haftanın ardından Türk hükümetinin nasıl bir karar alacağını merakla bekliyoruz...
F1 giderse devasa pisti ne yapacağız?
Zaman Gazetesi, 11 Kasım 2010
21 Ekim 2010 Perşembe
Okay Karacan: "İstanbulPark Ölmesin"
Bernie Ecclestone “Türkleri anlamıyorum, dünyanın en iyi pistini inşa ettiler ama F1′e ilgi göstermiyorlar.” açıklaması ile Türkiye’nin 2012′den itibaren Formula 1′e ev sahipliği yapma ihtimalinin azaldığını ima etti. Dünyanın her köşesinden F1′e talep geliyor. Rusya 2014′ten itibaren yıllık 40 milyon Euro ödeyecek, Hindistan seneye başlıyor. Amerika 2 farklı pist ile 2013 takvimine girecek.
Mısır, Bulgaristan, Yeni Zelanda, Güney Afrika, Arjantin gibi ülkeler ısrarla bastırıyor ve biz dünyanın en iyi pistine sahipken elimizdeki hakkı kaybetmek üzereyiz.
Olimpiyat Stadı’ndan sonra İstanbulPark da ölü yatırım olmaya yakın.
2 Kasım’daki FIA toplantısından şok bir karar çıkabilir. Türk hükümetinin Ecclestone’un teklifine cevap vermek için süresi doluyor. Bernie, bir kez daha konuşalım, önerisi halinde bile Türkiye’yi elde tutmaya sıcak bakıyor. Umarım Sayın Başbakan başlangıçtaki desteğini esirgemez ve ülke F1 fırsatını kaçırmaz.
Bu arada sayın Cumhurbaşkanı resmî bir yazıyla GSGM’den Türkiye’nin en hızlı pilotlarının başında gelen Cemil Çıpa’nın desteklenmesini istedi. Cemil gelecek hafta İngiltere’de testlere başlıyor. Çok yetenekli bir çocuk. Hızlı, çabuk öğreniyor ve gözü kara. Alonso ile Montoya’nın özelliklerini taşıyor ve destek sayesinde dünyanın en başarılı isimleri arasında yerini alma ihtimali var.
2013′te İstanbulPark’ta Türk pilotu izlemek hayal değil, o zaman Bernie seyircinin ne olduğunu görecektir. Zaten biliyor da…
Okay Karacan - Zaman Gazetesi - 21 Ekim 2010
6 Haziran 2010 Pazar
Red Bull Kazası... Başka Bir Açıdan...

Bir haftadır İstanbul'daki kaza üzerine yazılıp çizilenleri okumaktan sıkıldınız mı?
O zaman konuya bambaşka bir açıdan bakalım...
Eski F1 pilotlarından David Coulthard, "Türkiye'deki kaza Red Bull için müthiş bir reklam oldu. Tüm dünya medyası markanın adını tekrarlayıp duruyor..." derken bile, cümlenin içinde adımızın geçiyor olması, Formula 1'in ülkemiz için ne kadar önemli olduğunu vurgulamaya yetiyor.
Okay Karacan da, bugünkü yazısında, elimizdekinin değerini bizlere bir kez daha hatırlatıyor...
"... Redbull pilotlarının İstanbul-Park'ın arka düzlüğünde çarpışması yarışın dünya medyasında geçen yılkine oranla 10 misli fazla yer almasına Türkiye isminin daha fazla anılmasına neden oldu.
...Bu yıl F1 için ülkemize Rusya başta olmak üzere, Bulgaristan, Romanya, Yunanistan, Polonya, Bosna ve Sırbistan'dan 15 bin yabancı geldi. Seyirci sayısı ikiye katlandı. Türkiye içinden gelenler geçmiş yıllara oranla daha kemik F1 izleyicisiydiler. Yarış bitmeden pisti terk edenlerin sayısının bir elin beş parmağını ancak geçtiği düşünülürse ülkede motor sporları kültürünün yavaş yavaş ivmelendiğini rahatlıkla söyleyebiliriz.
İlk defa büyük takımlar Türkiye'deki seyirci ilgisinden ve yayıncı kuruluş TRT'nin yayın saatleri ve gösterdiği ilgiden memnuniyet duydular. Pilotlar geçen yıla oranla artan ilgiye karşılık ilk defa bir imza seansında beklenenden daha fazla süre kalıp, TV röportajlarına kaldılar. Hatta Ferrari'nin iki pilotu Alonso ve Massa sezon başındaki lansmandan bu yana ilk kez yan yana gelip birlikte röportaj verdiler.
F1 içindekiler için, değerlendirme metotları geleneksel sistemin biraz dışındadır. Örneğin bir ülke ile duygusal ve ticari ilişkilerini gözden geçirirken izledikleri yolların başında artış hızı geliyor. Yani her yıl 100 bin kişinin izlediği yarış ile rakamın peyderpey yükseldiği yarış arasında, ivmelenme yönünde heyecan duyuyorlar.
Türkiye'deki artış hızı sevindirdi F1 yönetimini ve Bernie Ecclestone "Motor sporları kültürünün yeni geliştiği bir ülkedeyiz. Buradan ayrılmayı düşünmüyoruz. İstanbul'da kalmaya devam edeceğiz." diyerek güvenoyu verdi.