Brezilya’dan 2. Notlarla tekrar merhaba…
Bu satırları Brezilya’dan Türkiye’ye doğru geleceğini umduğumuz uçağımıza binmeden öne yazıyorum. Brezilya GP’sinde seyir defterine ait sadece bir yazı gönderebildim, ancak bantların yapımı ve röportajlar gerçekten inanılmaz zaman aldı. Özellikle Ayrton Senna bandı…Yine de yaşadıklarımızı yavaş yavaş ekleyceğim. Devam edelim…
Kısaca bir yarıştan bahsedelim. Red Bull Brezilya’da Sebastian Vettel 1 – Mark Webber 2.’liği alınca takımlar klasmanında şampiyonluğu elde etti. Hak ettikleri bir başarıydı bu.Pilotlar içinse çok da detaya girmeyeceğim ama şurası bir gerçek ki muhteşem bir sezon izliyoruz. Fernando, Seb, Mark, Lewis hepsinin şampiyonluk şansı var. Bundan sonrası denklemler kümesi. Ama kim kazanırsa kazansın bu 4 yarışçıya şimdiden teşekkür etmek lazım.
Daha önce belirttiğim gibi, Bernie Ecclestone röportajına ve Ayrton Senna Bandına değinmeye çalışacağım…
F1’de Türkiye GP'sinin geleceğinin tartışıldığı şu günlerde, uzun bir süredir gelişmeleri 1. ağızdan duymak ve bunu TRT izleyicilerine aktarmak için Bernie Ecclestone'la özel bir röportaj yapmak istiyorduk. Sonunda bunu Brezilya'da başardık...
Bernie normalde röportaj vermeyi pek de sevmeyen bir kişi. Önceden alınmaya çalışılan randevular dahil istemiyor sevmiyor. Bizim de uzun süredir peşimde olduğumuz bu röportajın hikayesi oldukça ilginç gelişti aslında.
Interlagos'un padokunda röportaj ve bazı farklı işler kovalarken Bernie’yi kendi özel odasına girerken gördük... Bir süre Tayfun’la o odanın önünde bekledik. Bu süre zarfında içeride bir arkadaşıyla tavla oynamaya başladı Bay E. Genelde kapısı kapalıdır ve içeri birisi girince rahatsız olur. Ancak vakit bu vakittir deyip dayanamayarak kapıyı çaldım ve içeri girdim....
Bu ani hareketimize şaşırarak baktı. Bernie’ye Türk televizyonundan TRT'den olduğumuzu ve kendisiyle özel bir röportaj yapmak istediğimizi söyledim. Oyununa döndü, bir kez daha zar attı, elini oynadıktan sonra tekrar bana döndü. Türk televizyonundan olduğumuzu bildiğini ayrıca hem Türkiye’yi hem de Türkleri çok sevdiğini söyledi. Ben de teşekkür ettim elbette.
Bir kez da zar attıktan sonra bana Perşembeleri çalışmadığını, sadece Cuma, Cumartesi ve Pazar çalıştığını ifade ederek ertesi gün gelmemi istedi. Ben de kaçta geleyim diye sordum. 11:00 uygun dedi. Peki deyip, teşekkür ederek yanından ayrıldım.
Ertesi gün saat 10:50’de odanın önüne geldim. Yine tavla oynuyordu. Sanırım bu aralar sürekli tavla oynuyor. 15 dakika sonra dışarı çıktı yanıma geldi ve röportaja başladık. Röportajın detaylarını da bu bloga ekleyeceğim. Ancak, şimdilik başlı başına önemli olduğuna inandığım bu hikaye ile noktalıyorum satırlarımı.
Not: Ayrton Senna bandı ile ilgili detayları da daha sonra aktaracağım…
Şimdi yavaş yavaş uçağa geçmemiz lazım zira vakit geldi…
Görüşmek üzere
Erbatur
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder