5 Kasım 2010 Cuma

Brezilya'dan Notlar 1 (Seyir Defteri #4)




Brezilya'ya THY'nin adeta Formula 1 Breziya GP'si için özel olarak kullanmaya başladığı Sao Paulo uçağı ile geldik...

Filoya yeni dahil edilen büyük uçakla, hiç aktarma yapmadan 14 saatte Istanbul'dan Sao Paulo havalimanına ulaşıyorsunuz....


Uçuşta "PS I Love You" filmini izledim ve başladığım andan itibaren elimden düşmeyen "Olasılıksız" isimli kitabı okudum... Tayfun "Film Kulübü" isimli kitabı okurken, Tom Cruise ve Cameron Diaz'ın oynadığı "Gece ve Gündüz'ü" izlemeyi tercih etti. Serhan Acar ise Stephen King'ten "Denetçiler" isimli kitabını okudu... Bu arada Brezilya'ya bizimle birlikte Serhan Asker de geldi...



Aslında araba kiralamak için önceden bir rezervasyon yaptırmıştık ancak, Araba kiralayan şirkete geldiğimizde önceden konuştuğumuz halde 2 aracımızda da navigasyon olmadığını öğrendik ve taksi konusunda fikir birliğine vardık. Bu arada, bu konuyu konuşurken, Brezilya'da yolların aşırı karışık, taksi ücretlerinin düşük, ara sokaklarınsa aşırı güvensiz olduğunu belirtelim....(öyle ki geçtiğimiz yıl 2 tane F1 araç yapıştması olan arabayı durdurup soymuşlar - bu yüzden çoğu gazeteci taksiyi tercih ediyor)....



Otelimiz gayet hoş ve nezih... Hemen yanında çok iyi bir hamburgerci var ki, bu yurt dışında yemek yemek adına çok kritik bir şey. Bu arada bu hamburgercinin benim en büyük hobim olan 1950'lerin ABD'sinden fırlamış şekilde tasarlandığını da belirtmem lazım. Vişneli kolalar, arkada sürekli çalan rock'n roll, özel kıyafetleri ile çalışan görevliler, film seti gibi.



Ertesi gün Padok'a güzel bir otel kahvaltısının ardından geçtik, inanın Kore'deki yemeklerin ardından ilaç gibi geldi... Açık büfeyi dolduran Türkler katagorisinden örnekler sunduk....



Ama padok'a geçmeden önce biraz da yoldan bahsedeyim... Sao Paulo orta seviye bir şehir. Zaman zaman yüksek binalar zaman zaman getto bölgeleri dikkat çekiyor. Trafiği ise Istanbul için "Dünyanın başka yerinde böyle trafik yok kardeşim" diyenlere gösterilebilecek çok önemli bir örnek. Bazen duruyor ve dakikalarca yolda kalıyorsunuz... Bu arada navigasyon olmadan arabayı almadığımıza bir kez daha mutlu olduk çünkü yollar biz Istanbullular için bile karışık....



Pist -Bursa'yı bilenler için söylüyorum- yolun kenarından tribünlerin gözüktüğü bir pist hatta biraz da Ali Samiyen gibi... Gerçekten çok eski ve İzmir Atatürk stadında Kupa mücadelesi izlemeye gelmişsiniz havası yaratıyor...





Padok alanı çok dar. Bu bizim için iyi tabi, önemli isimleri padokta kolayca yakalayabiliyoruz. Elbette şampiyonun burada belirlenme ihtimaline karşılık, F1'in hemen hemen tüm önemli isimleri, Interlagos'un padoğuna akın etmiş durumdalar...

Belirtemeden geçemeyeceğim, sanki en büyük şampiyonluk şansı Ferrari'de değil de Red-Bull'da gibi, sanki burası onların oyun alanı gibi. Sürekli bir etkinlik, motorhomelarının önünde sürekli bir kalabalık ... İlgiyi çekmeyi biliyorlar....


Bu arada Mclaren'de Jenson çok rahat, Şampiyonluk adayı Alonso'da rahat gözüküyor... Webber ise kendine hala güvenli,...Seb biraz daha bu sene olmazsa seneye havasında... Lewis'se hepsinden biraz daha gergin gibi, daha doğrusu konsantre mi desem... Bu konu da Sir Jackie Stewart'a mikrofon uzattık, bize Webber'i hala şampiyonluğua yakın gördüğünü söyledi...


Padok'tan biraz daha bilgi vereyim, yeni takımların motorhomelarının bulunduğu bölüm, balık hali gibi. Sürekli balık pişiyor ve koku buram buram e alanda dar olunca, samimiyetin zirve yaptığı bir noktaya ulaşıyor bu bölüm...Tabi genç pilotlar da sürekli bir transfer sohbeti var... Özellikle Bruno Senna'da.... Bir de Brezilyalı pilotların inanılmaz bir ilgi gördüğü ve her anlarının Brezilya basını ile dolu olduğununu ekleyeyim - e çok da garip değil gibi...


Bu arada akşama doğru Serhan Acar ve Tayfunla pisti hem koştuk hem de konuştuk. Pisti koşmak Formula 1 Dünyasında bir ritüel diyebilirim. Tüm çalışanlar ve basın mensupları bunu yarışlar ya da biten bir günün ardından yapıyor. Biz de hem spor yapmış olduk hem de buna yorumlar ekleyerek eğlenceli bir iş çıkardık.


Son olarak bu satırları yazarkeni 1. antrenman turları koşuluyor Dün Rüyamda V.Petrov, Renault'tan gönderildiği için karşımda gözyaşı dökmüştü.Şimdi de antrenman turlarında yarış dışı kaldı. Mesaj mı, yoksa eve fazla iş getirmek mi :)?



Not: Bernie Ecclestone özel röportajında yaşananları ve Ayrton Senna üzerine yaptığımız çalışmada öne çıkan detayları farklı başlıklarda aktarmaya çalışacağım...

Görüşmek üzere

Erbatur

2 yorum:

  1. Güzel bir yazı olmuş.. Teşekkürler..

    Ayrıca, Stephen King'in Denetçiler isimli bir kitabı olduğunu ilk defa duydum.

    YanıtlaSil
  2. Yazilariniz için tekrar teşekkürler. Daha çok fotograf bekliyoruz ama çekip gönderdikleriniz harika onlar icinde ayriyeten teşekkürler.

    YanıtlaSil